İlk kez 18–21 Temmuz 1981’de Kolombiya’nın Bogota kentinde düzenlenen Latin Amerika ve Karayipler Feminist Buluşması’nda ilan edilen günde kadınlar aile içi şiddet ve tecavüz dâhil cinsel tacizden devlet şiddetine, işkenceye ve kadın siyasi tutuklulara yönelik kötü muamelelere kadar sistematik biçimde cinsiyet temelli şiddeti kınadılar. Tarih, Dominik Cumhuriyeti’nden Mirabal Kardeşlerin anısına seçildi

“Demokrasi Komünizm’den demokrasiden kurtularak kurtarıldı.”
Newsweek dergisi, 7 Ekim 1963, s. 64-5
Emekçi ve ezilen halkların mücadelesi, yükselen devrimci dalgayı kesmek için karşısında daha güçlü, örgütlü ve devlet aygıtlarının şiddet mekanizmalarını kullanan karşıdevrim dalgalarıyla çarpışır. Sonradan genelleşmiş tüm özel günler, anmalar ve kutlamalarda simgesel olaylar seçilir. 19. Yüzyılın ortalarından başlayarak işgünü sınırlandırma ve sonrasında 8 saatlik işgünü mücadelesinden 1 Mayıs’lara, kadın işçilerin mücadelesinden 8 Mart’lara geçiş de aynı rotaları izlemiştir. Bu mücadelelerin izdüşümleri Enternasyonal Sosyalizm Arşivi’nde yeri geldikçe karşımıza çıkacak. Aslında insanlık tarihi, halkların ve ezilenlerin tarihi bir bütündür. Bu bütünden seçilen simgesel anıların en büyük faydası, hepimize o mücadelelerin anısını bir daha yaşatmayı öğretmesidir. Burada da İspanyol sömürgeciliğinin, Avrupa ve ABD emperyalizminin işbirlikçileriyle birlikte bir ülkeyi korku hikâyelerindeki korkunç bir adaya nasıl çevirdiğine tanık oluyoruz. Bir cinayetler serisi, yaklaşık 20.000 insanın öldürüldüğü katliamlardan 30 yıl sonraya denk geliyor. Ülke benzerlerine sıkça rastlandığı gibi ABD orduları tarafından defalarca işgal ediliyor.
Dominik Cumhuriyeti denilen bu ülkenin kaderini, 68 kuşağı ve 78 kuşağı devrimcileri, Ant Yayınlarının 1969 yılında Türkçeleştirip yayımladığı Juan Bosch’un “PENTAGONİZM” adlı kitabından öğrenmişlerdi. Yazar, kısa süre içinde önce ABD destekli bir askeri darbeyle devrilmiş, arkasından ABD İç Savaş ve “demokrasi getirme” bahanesiyle ülkesini işgal etmişti. Bundan sonrası Lumumba’nın da yaşam öyküsündeki gibi “demokrasi” bahaneli emperyalist müdahalelerle geçecekti. BM’nin kabul ettiği özel günün öyküsünü de gerçek tarihe oturttuktan sonra, “Kelebekler,” devrimci Mirabal Kız Kardeşlerin katledildikleri güne, 25 Kasım 1960’a döneceğiz. Gerçekten de bu tekil cinayet gibi görünen tek olay, askeri diktatörlük elinde anaakım medyanın haber örgüsü, neoNazi kontrgerilla yapıları, bizzat diktatörün içinde olduğu taciz boyutu ve yeraltı devrimci direniş hareketinin mücadelesi yönünden her boyutuyla incelenmeye değer.
1930’dan 1961’e kadar korkunç bir faşist diktatörlük kuran Rafael Trujillo, ABD kontrgerilla okullarında eğitildikten sonra Latin Amerika ve Karayipler’deki en kanlı diktatörlük olarak tarihe geçti. 1937’de, Parsley Katliamı’nda Haiti ve Dominik arasındaki sınırda Hispaniola’da yaşayan 20.000’in üzerindeki Haitili şeker kamışı işçisi katledildi. 1950’li yıllarda, “MOVIMIENTO 14 DE JUNIO (M-14)” yani “14 Haziran Hareketi” kuruldu. 1959 yılında Küba’daki 26 Temmuz Hareketi’nin örneğinden esinlenen gerilla çıkarması başarısız olduktan sonra, Patria, Minerva ve María Teresa Mirabal [Las Mariposas (Kelebekler)] yeraltında faaliyete geçen “14 Haziran Hareketi”nde militan olarak faaliyet gösterdiler. Diktatöre ve ABD emperyalizmine yönelik bu faaliyetler sırasında tutuklanan Mirabal Kız Kardeşler büyük bir uluslararası kampanyanın da baskısıyla serbest bırakıldılarsa da eşleri cunta zindanlarındaydı.
25 Kasım 1960’da, eşlerini cezaevinde ziyaret edip dönerken, bizzat Rafael Trujillo’nun emriyle içinde oldukları otomobil durduruldu. Diktatörlük polisinin vahşice dövüp trafik kazası süsü vermek için uçuruma yuvarladığı otomobilde işkenceyle öldürülmüş Kız Kardeşler ve şoförlerinin ölü bedenleri bulundu.

Diktatörlük gazeteleri ertesi gün olayın bir trafik kazası olduğu haberlerini yaymaya başladılar. El Caribe (26 Kasım 1960) kız kardeşlerin ölümünü rejimin resmi açıklaması paralelinde trafik kazası olarak verdi. Listín Diario (Kasım–Aralık 1960) aynı şekilde siyasal cinayetten hiç söz etmeyerek kaza öyküsünü devam ettirdi. Trujillo’nun propaganda organı olan devlet yanlısı La Nación (1960), bu talihsiz olayın sıradan bir kaza olduğunu vurguladı. Diktatörlüğün yıkılması, seçimler, Juan Bosch’un iktidara gelmesi, askeri darbe, iç savaş ve ABD’nin askeri müdahalesi daha sonraki yıllara damgasını vurdu.

Mirabal Kız Kardeşler


Madalyalı Trujillo, Dominikli çocuklar, bu madalyaları gazoz kapaklarından yaptıkları “madalya”larla taklit ediyorlardı.
Kız kardeşlerinin siyasal faaliyetlerine katılmayan Dedé Mirabal hayatta kaldı ve Trujillo rejiminin yıkılışına tanık oldu. Ölümlerinden sonra kendi çocuklarıyla birlikte Kelebekler’in çocuklarına da baktı. 1994’te Julia Alvarez’in Time of the Butterflies romanı uluslararası alanda dikkat çekti. BM, 17 Aralık 1999 yılında bugünü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti. 25 Kasım, daha önce Latin Amerika’da ve giderek artan sayıda ülkede “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Gün” olarak anıldı. İlk kez 18–21 Temmuz 1981’de Kolombiya’nın Bogota kentinde düzenlenen Latin Amerika ve Karayipler Feminist Buluşması’nda ilan edilen günde kadınlar aile içi şiddet ve tecavüz dâhil cinsel tacizden devlet şiddetine, işkenceye ve kadın siyasi tutuklulara yönelik kötü muamelelere kadar sistematik biçimde cinsiyet temelli şiddeti kınadılar. Tarih, Dominik Cumhuriyeti’nden Mirabal Kardeşlerin anısına seçildi. Üç kız kardeş, 1960 yılında Rafael Trujillo diktatörlüğü (1930–1961) döneminde vahşice öldürülmüştü. 25 Kasım, hem Mirabal Kardeşler’e saygı duruşu hem de cinsiyet temelli şiddetin küresel ölçekte tanınması için kullanılmaya başlandı.