Ekim Devrimi’nin ikinci gününden, 8 Kasım 1917’den belgeler; Barış Kararnamesi, Toprak Sorunu Raporu, Toprak Kararnamesi, Köylülerin Toprak Yönergesi, İşçi Kontrolü Üzerine Yasa Taslağı, Ölüm Cezasının Kaldırılmasına Dair Kararname…

Zorunlu kısa açıklama:
En ünlüsü Kapital olan onlarca kalın cildin biraz dışına çıkıp 1. Enternasyonal’in kuruluşuna katkıda bulunan, farklı ülkelerden gelen işçi ve sosyalistlere konuşmalar yapan örgütçü eylem adamı Marx’a arşivdeki ilk çalışmada içten bir “merhaba”demiştik. Şimdi de Ekim Devrimi’nin yıldönümünde, Üçüncü Rus Devrimi’nde (ilki 1905, ikincisi 1917 Şubat) eylem adamı devrimci Lenin’e kısa ve vurucu metinler aracılığıyla göz atıyoruz.
Arşiv belgelerine enternasyonal işçi sınıfı hareketinin dönüm noktası olan Ekim Devrimi’ni daha iyi anlayabileceğimiz Lenin imzalı BİRİNCİ VE İKİNCİ GÜN yazılarıyla devam ediyoruz. İlki, Bolşevik Partinin Merkez Komitesine hitaben yazılmış olan “Yoldaşlara Mektup”tur. Mektup 6 Kasım 1917 tarihini taşır ve ertesi gün, yani devrim gününün tarihsel önemi kadar parti örgütüne talimatları özlü bir biçimde iletir. Diğerleri iktidarı ele geçiren Petrograd İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti’nin 7 Kasım toplantısında aldığı kararlardır.
Burada kararları yayımlandığı tarihlere göre değil, alındığı tarihlere göre BİRİNCİ VE İKİNCİ GÜN olarak sıralıyoruz. Elbette İç Savaş’a kadar günlük olarak bu kararları izlememiz imkânsız. Ama İç Savaş, emperyalist müdahale ve ambargo, Brest-Litovsk Anlaşması, NEP, Lenin’e suikast, vb. gibi kritik kavşaklardaki önemli belgeleri de yeri geldikçe yayımlayacağız. O korkunç dünya savaşı ortamında emperyalist dünya basınının tepkisini merak edenler, günümüzün Gazze’sine anaakım Batı medyasının yaklaşımlarına bakarak gerçekçi bir tablo çizebilirler. Batı’da elbette Ekim Devrimi’ni coşkuyla karşılayan sınıfsal güçler, siyasal yapılar ve medya organları vardı. Örneğin, en önemli gazetecilerden biri olan John Reed’in Dünyayı Sarsan On Gün adlı çalışması büyük ses getirmişti. Devrime enternasyonalist destekle ilgili belgeleri yeri geldikçe yayımlarken, çok sayıda yazar, entelektüel, sendikacı, siyasetçinin gözlemlerini okuyacağız.
EKİM DEVRİMİ, İLK GÜN‘den devam…
İKİNCİ GÜN
8 KASIM 1917

Barış Kararnamesi’nin yayımlandığı ‘Izvestia’ gazetesinin ön sayfası.

İşçi ve Köylü Gazetesi’nin 26 Ekim (8 Kasım) 1917 tarihli sayısında yayımlanan İkinci Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi’nin “Tüm İşçiler, Askerler ve Köylülere” başlıklı duyurusu.
II.
BARIŞ SORUNU RAPORU
Barış sorunu günün en ağır ve sancılı sorunudur. Konu üzerinde o kadar çok şey söylenip yazıldı ki hepinizin bunu epey tartıştığınıza şüphe yok. O halde, izin verirseniz seçtiğiniz hükümetin yayımlaması gereken bir bildiriyi okuyarak devam edeyim.
BARIŞ KARARNAMESİ
6-7 Kasım [24-25 Ekim] Devrimi’yle kurulan ve İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetlerince desteklenen İşçi ve Köylü hükümeti, savaşan tüm halklara ve hükümetlerine derhal adil ve demokratik bir barış için müzakereleri başlatma çağrısı yapar.
Çarlık monarşisinin devrilmesinden beri Rus işçi ve köylülerinin kesinlikle ve ısrarla talep ettiği barıştan, tüm savaşan ülkelerin savaşın tükettiği, acı çektirdiği ve perişan ettiği işçi ve emekçi sınıflarının ezici çoğunluğunun özlemini çektiği adil ya da demokratik barıştan ne anlıyoruz? Hükümet, böyle bir barıştan ilhakların (yani, yabancı topraklara el konulması ya da yabancı ulusların zorla başka ülkelere dâhil edilmesi) ve savaş tazminatlarının olmadığı acil bir barışı kasteder.
Rusya Hükümeti, tüm savaşan ulusları derhal böyle bir barışı imzalamaya çağırır. Tüm ülkelerin ve tüm ulusların halk temsilcilerinden oluşan tam yetkili meclisler, bu barış şartlarını nihai olarak onaylayıncaya kadar, hiç gecikmeden en kararlı önlemleri almaya hazır olduğunu ifade eder.
Genelde demokrasinin, özelde emekçi sınıfların adalet duygusuna uygun olarak, hükümet yabancı toprakların ilhakı ya da ele geçirilmesini şöyle yorumlar: Böyle bir zoraki birleşmenin gerçekleştiği zamana bakmadan, belirli bir devletin zorla ilhak ettiği ya da kendi sınırları içinde zorla tuttuğu ulusun gelişmişlik veya geri kalmışlık düzeyine ve sonuçta, ulusun Avrupa’da mı yoksa uzak, denizaşırı ülkelerde mi yaşadığına da bakmadan, bu küçük veya zayıf bir ulusun, kesin, açık ve gönüllü olarak ifade ettiği rızası ve arzusu dışında büyük ve güçlü bir devlete dâhil edilmesidir.
Eğer bir ulus belirli bir devletin sınırları içinde – arzusunu basında, mitinglerde, parti kararlarında ya da ulusal baskıya karşı protesto ve isyanlarda ifade edilip edilmediğine bakmadan – nasıl olursa olsun zorla tutuluyorsa böyle bir birleşme ilhaktır, yani el koyma ve zorlamadır. Ulusa genelde daha güçlü ulusun askeri birliklerini tamamen geri çekmesinden sonra, üzerinde en küçük bir baskı bile olmadan özgür seçimlerle kendi devlet varlığının biçimini belirleme hakkına izin verilmemesi halinde de böyle bir birleşme ilhaktır, yani el koyma ve zorlamadır.
Hükümet, ele geçirdikleri zayıf milliyetleri güçlü ve zengin uluslar arasında bölüşmek amacıyla bu savaşı sürdürmenin insanlığa karşı işlenen en büyük suçlardan biri olacağı görüşündedir. Hükümetimiz istisnasız tüm halklar için belirtilen koşullarda bu savaşı sona erdirecek eşit ölçüde adil barış şartlarını acilen imzalamaktaki kararlılığını ciddiyetle ilan eder.
Aynı zamanda, hükümet üstte belirtilen barış şartlarını ültimatom olarak görmediğini de ilan eder; başka bir deyişle diğer barış şartlarını değerlendirmeye de hazırdır. Ama sadece savaşan uluslardan herhangi birinin şartlarını olabildiğince hızlı bir şekilde iletmesinde ve önerilen barış koşullarında hiçbir belirsizlik ve gizliliğin olmadığı mutlak açıklıkta ısrarlıdır.
Hükümet, gizli diplomasiyi ortadan kaldırarak, kendi adına tüm müzakereleri bütün halkın gözü önünde tamamen açık bir şekilde yürütmekteki kesin kararlılığını ifade eder. Mart’tan 7 Kasım 1917’ye [25 Ekim 1917] kadarki dönemde toprak sahipleri ve kapitalistlerin hükümetinin onayladığı ya da imzaladığı gizli anlaşmaları hemen eksiksiz yayımlayacaktır. Hükümet, bu gibi tüm gizli antlaşmaların içeriğinin tamamen ve acilen iptal edildiğini ilan eder. Çünkü bunlar çoğunlukla görüldüğü gibi Rus toprak sahipleri ve kapitalistlerine avantaj ve ayrıcalıklar sağlamayı; Büyük Rusların gerçekleştirdiği ilhakların sürdürülmesini ya da genişletilmesini amaçlar.
Tüm ülkelerin hükümet ve halklarını barış sağlamak için derhal açık müzakerelere başlamaya çağıran hükümet, kendi adına bu tür müzakereleri yazılı olarak ya da telgrafla ya da çeşitli ülkelerin temsilcileri arasında müzakerelerle ya da söz konusu temsilcilerin katılacağı bir konferansla yürütmeye hazır olduğunu ifade eder. Bu tür müzakereleri kolaylaştırmak için hükümet tarafsız ülkelere yetkili bir temsilcisini atamaktadır.
Hükümet, savaşan tüm ülkelerin hükümetlerine ve halklarına acil ateşkes ilan etmeyi önerir. Kendi adına en az üç aylık ateşkes önerir. Bu üç aylık dönem istisnasız savaşa katılan ya da katılmaya zorlanan tüm halkların ve ulusların temsilcilerinin katılacağı barış müzakerelerinin sonuçlandırılmasına ve barış şartlarını nihai olarak onaylayacak tüm ülkelerin halklarının temsilcilerinden oluşan tam yetkili meclislerin toplanmasına izin verecek kadar uzundur.
Rusya Geçici İşçi ve Köylü Hükümeti, tüm savaşan ülkelerin hükümet ve halklarına bu barış teklifini sunarken, özellikle insanlığın en ileri üç ulusunun, şimdiki savaşa katılan en büyük devletlerin, yani Büyük Britanya, Fransa ve Almanya’nın sınıf bilinçli işçilerine hitap eder. Bu ülkelerin işçileri, ilerleme ve sosyalizm davasına en büyük katkıları yapmışlardır. İngiltere’de Chartist hareketin büyük örnekleri, Fransa’da Fransız proletaryasının gerçekleştirdiği tarihsel önemde bir dizi dünya devrimi ve nihayet Almanya’da Anti-Sosyalist Yasa’ya karşı kahramanca mücadele onların eseridir. Almanya’da işçiler kitlesel proleter örgütleri yaratan uzun süreli, ısrarlı ve disiplinli çalışmayla tüm dünya işçilerine örnek oldular. Proletaryanın kahramanlığı ve tarihsel yaratıcı çalışmanın bütün bu örnekleri, adı geçen ülkelerin işçilerinin insanlığı savaşın ve sonuçlarının dehşetinden kurtarmak için şimdi üzerlerine düşen görevi kavrayacaklarının garantisi olacaktır. Çünkü bu işçiler kapsamlı, kararlı ve son derece enerjik eylemlerle barış davasını ve aynı zamanda nüfusumuzun emekçi ve sömürülen kitlelerinin her türlü kölelikten ve her türlü sömürüden kurtuluşu davasını başarmamıza yardım edebilirler.
__________________________
6-7 Kasım [24-25 Ekim] Devrimi’yle oluşturulan ve İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetleri’nin desteklediği İşçi ve Köylü Hükümeti, barış müzakerelerini acilen başlatmalıdır. Çağrımız hem hükümetlere hem de halklara yönelik olmalıdır. Biz hükümetleri göz ardı edemeyiz; çünkü bu barış imkânını geciktirir ve halk hükümeti böyle bir cüret gösteremez. Diğer yandan halklara seslenmemeye de hakkımız yok. Her yerde hükümetler ve halklar arasında farklılıklar olduğundan, biz halkların savaş ve barış sorununa müdahale etmelerine yardımcı olmalıyız. Tabii ki, ilhaksız ve tazminatsız barış programımızda tamamen ısrarlı olacağız. Bu programdan geri adım atmayacağız; ama düşmanlarımızı kendi koşullarının bizimkinden farklı olduğunu ve bu yüzden bizimle müzakerelere başlamanın yararsız olduğunu ilan etme fırsatından yoksun bırakmalıyız. Yok, onları bu avantajlı konumdan yoksun bırakıp şartlarımızı ültimatom sunar gibi öne sürmemeliyiz. O halde bizim tüm barış şartlarını ve tüm teklifleri değerlendirmeye hazır olduğumuz bellidir. Bunları değerlendireceğiz; ama bu o şartları mutlaka kabul edeceğimiz anlamına gelmez. Bunları hangi tavizlerin verilip verilemeyeceği kararını alma yetkisine sahip olacak olan Kurucu Meclis’in dikkatine sunacağız. Barış ve adalet sözlerini dillerinden düşürmeseler de aslında ilhakçı sömürü savaşlarını yürüten hükümetlerin ikiyüzlülüğüyle mücadele ediyoruz. Düşündüğü her şeyi dillendirecek bir tek hükümet bulamazsınız. Ne var ki, biz gizli diplomasiye karşı olduğumuz gibi bütün halkın gözü önünde açık davranacağız. Güçlükleri hiçbir zaman görmezden gelmedik ve gelmiyoruz. Savaş reddedilerek, sadece tek taraflı olarak sona erdirilemez. Üç aylık bir ateşkes önermekle birlikte daha kısa süreli bir ateşkesi de reddetmeyeceğiz. Böylece tükenmiş ordunun kısa bir süre için bile olsa soluklanabileceği bu ara dönemde tüm uygar ülkelerde şartları tartışacak ulusal meclisler toplanmalıdır.
Acilen ateşkes teklif ederken, proletarya hareketinin gelişiminde büyük emeği geçen ülkelerin sınıf bilinçli işçilerine sesleniyoruz. Chartist hareketin vatanı İngiltere’nin işçilerine, tekrarlanan isyanlarda sınıf bilinçlerinin gücünü ortaya koyan Fransa’nın işçilerine ve Anti-Sosyalist Yasaya karşı mücadele yürüterek güçlü örgütler yaratan Almanya’nın işçilerine sesleniyoruz.
27 Mart [14 Mart] Manifestosu’nda bankacıların devrilmesi çağrısında bulunduysak da bırakın kendi bankacılarımızı devirmeyi onlarla bir ittifaka girdik. Şimdi bankacıların hükümetini devirdik.
Hükümetler ve burjuvazi işçi ve köylü devrimini kanda boğmak için güçlerini birleştirip her türlü çabayı gösterecekler. Ama üç yıllık savaş kitlelere iyi bir ders vermiştir: Birkaç örnek verirsek, başka ülkelerdeki Sovyet hareketleri, cellat Wilhelm’in Junker’lerinin bastırdığı Alman donanmasındaki isyan. Sonuçta Afrika’nın vahşi doğasında değil, haberlerin hızla yayılabildiği Avrupa’da yaşadığımızı unutmayalım.
İşçi hareketi zafer kazanacak, barışa ve sosyalizme giden yolu açacaktır.
Pravda, No. 171, 10 Kasım (28 Ekim) 1917.
Izvestia No. 208, 9 Kasım (27 Ekim 1917), Rapor Pravda, kararname Izvestia metnine göre yayımlanmıştır. [V. I. Lenin, Collected Works, vol. 26]
Vtoroit Vserossuiskti Seed Sovetov R. i S.D., s. 62.
THE BOLSHEVIK REVOLUTION 1917—1918 DOCUMENTS AND MATERIALS
By JAMES BUNYAN and H. H. FISHER, 1934
…………………………………
IV.
TOPRAK SORUNU RAPORU
26 EKİM (8 KASIM) SAAT: 14:00
Devrimin, toprak sorununun net ortaya koyulmasının ne kadar önemli olduğunu gösterip kanıtladığı kanaatindeyiz. Silahlı ayaklanmanın patlak vermesi, toprağın köylülere devredilmesi gerektiğini açıkça kanıtlıyor. Toprak sorununun çözümünü çeşitli bahanelerle erteleyerek, ülkeyi ekonomik kaosa ve bir köylü isyanına sürükleyen devrilen hükümet ile Menşevik ve Sosyalist-Devrimcilerin uzlaşmacı partileri suç işlemiştir. Köylerdeki pogromlar ve anarşiyle ilgili açıklamaları ne kadar yanlış, korkakça ve aldatıcı görünüyor. Akıllıca tedbirler alındığında nerede ve ne zaman pogromlar ve anarşi yaşandı? Eğer hükümet akıllıca davransa ve yoksul köylülerin ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirleri alsaydı, köylü kitleleri arasında huzursuzluk olur muydu? Ama hükümetin Avksentyev ve Dan Sovyetleri’nin onayladığı tüm tedbirleri köylüleri karşısına alıyor ve isyana zorluyordu.
İsyanı kışkırtan [Geçici] hükümet, kendisinin sorumlu olduğu pogromlar ve anarşi konusunda feryat etmeye başlamıştı. Ayaklanmayı boşuna kan ve ateşle bastırmak isterken, kendisi devrimci askerlerin, denizcilerin ve işçilerin silahlı isyanıyla silinip gittiler. İşçi ve köylü devrimi hükümetinin ilk görevi, geniş yoksul köylü kitlelerini yatıştırıp tatmin edebilecek toprak sorununu çözmektir. Size Sovyet hükümetinizin çıkarmak üzere olduğu kararnamenin maddelerini okuyacağım. Bu kararnamenin bir maddesi, yerel Köylü Temsilcileri Sovyetlerinden gelen iki yüz kırk iki dilekçedeki taleplere dayanarak derlenen Toprak Komitelerine Yönergelerde somutlaşmıştır.
TOPRAK KARARNAMESİ
1. Toprak mülkiyeti hemen tazminatsız olarak kaldırılmıştır.
2. Toprak mülkleri, ayrıca tüm müştemilatı, udel [çar hanedan üyelerinin mülkleri], manastır ve kilise arazileri, tüm hayvanları, aletleri, çiftlik binaları ve üzerindeki her şey, Kurucu Meclis toplantısına kadar volost* [Bucak] Toprak Komiteleri ile uyezd* [İlçe] Köylü Temsilcileri Sovyetlerinin kontrolüne bırakılacaktır.
3. Bundan böyle bütün halka ait olan el konulmuş mülkiyete verilen her türlü zarar, devrim mahkemelerince cezalandırılabilecek ağır bir suç olarak ilan edilmiştir. Uyezd Köylü Temsilcileri Sovyetleri, toprak beylerinin mülklerine el konulması sırasında düzenin tam anlamıyla korunması, el konulması gerekenlerin hangi büyüklükte ve hangi özel mülkler olacağının belirlenmesi, el konulmuş tüm mülklerin envanterinin çıkarılması ve halka devredilen tüm toprakların ve tüm yapıların, aletler, sığırlar, malzemelerin vb. en sıkı devrimci yöntemlerle korunması için gereken tüm tedbirleri alacaklardır.
4. Izvestia Vserossiiskogo Soveta Krestyanskikh Deputatov gazetesince yerel köylülerin iki yüz kırk iki dilekçesinden derlenerek, gazetenin 88 No’lu (Petrograd, No. 88, 19 Ağustos [1 Eylül] 1917) sayısında yayımlanan aşağıdaki köylü Talepleri, Kurucu Meclis’in konu üzerinde nihai kararı alıncaya kadar her yerde büyük toprak reformlarının yürütülmesinde rehber görevi görecektir.
…………………………………………………………………………..
KÖYLÜLERİN TOPRAK YÖNERGESİ
Toprak sorunu tam kapsamıyla ancak Tüm Rusya Kurucu Meclisi tarafından çözülebilir.
Toprak sorununun en adil çözümü şudur:
1. Topraktaki özel mülkiyet sonsuza kadar ortadan kaldırılmıştır. Toprak satılamaz, satın alınamaz, kiralanamaz, ipotek edilemez ya da başka bir şekilde devredilemez.
“Devlet, udel, manastır, kilise, fabrika, miras mülkleri, özel, kamu, köylü vb. tüm topraklar tazminatsız olarak kamulaştırılarak, bütün halkın mülkiyetine geçecek ve toprağı ekenlerin kullanımına bırakılacaktır.
“Bu mülkiyet devriminden zarar gören kişiler, sadece yeni yaşama uyum sağlamak için gereken dönem için kamu desteğine hak kazanmış sayılacaklardır.
“2. Tüm maden zenginlikleri – cevher, petrol, kömür, tuz vb. – ile devlet açısından önemli tüm ormanlar ve sular devletin münhasır kullanımına ayrılacaktır. Küçük akarsular, göller, koruluklar özyönetim organları tarafından yönetilmek üzere komünlerin kullanımına bırakılacaktır.
“3. Yüksek düzeyde bilimsel çiftçilik yapılan topraklar – meyve bahçeleri, plantasyonlar, fidanlıklar, seralar vb. – bölünmeyecek, büyüklük ve önemlerine göre ya devletin ya da komünlerin münhasır kullanımına ayrılacak model çiftliklere dönüştürülecektir.
“Kasaba ve köylerdeki meyve ve sebze bahçeleri olan hane halkının toprakları, mevcut sahiplerinin kullanımına ayrılacak; bu arazi parçalarının büyüklükleri ve kullanımlarından doğacak vergi miktarı yasayla belirlenecektir.
“4. Damızlık at çiftlikleri, devlet ve özel safkan damızlık ve kümes hayvanı çiftlikleri vb. kamulaştırılarak, bütün halkın mülkiyeti haline gelecek; bu gibi çiftliklerin büyüklük ve önemlerine göre devlet ya da komünlerin münhasıran kullanımına geçecektir.
“Tazminat sorunu Kurucu Meclisi tarafından incelenecektir.
“5. Kamulaştırılan mülklerin tüm çiftlik hayvanları ve tarım aletleri, büyüklük ve önemlerine göre devletin ya da bir komünün münhasır kullanımına ayrılacak ve bunun için hiçbir tazminat ödenmeyecektir.
“Az toprağı olan köylülerin tarım aletleri kamulaştırmaya tabi değildir.
“6. Toprağı kullanma hakkı, sadece toprağı işleyebilecekleri süreyle sınırlı olmak üzere kendi emekleriyle, ailelerinin yardımıyla ya da ortaklaşa işlemek isteyen Rus devletinin (cinsiyet ayrımı gözetmeden) tüm yurttaşlarına aittir. Ücretli işçi çalıştırılması yasaktır.
“Bir köy komününün herhangi bir üyesinin iki yıla varan bir dönemde geçici bir fiziksel sakatlık yaşaması halinde, onun tekrar çalışabilecek duruma gelmesine kadar köy komünü bu toprağı kolektif olarak işleyerek yardım etmekle yükümlüdür.
“Yaşlılık ya da sağlık sorunlarına bağlı olarak kalıcı bir engeli olan ve toprağı şahsen işleyemeyecek durumdaki köylüler, toprağı kullanma haklarını kaybetmekle birlikte karşılığında devletten emekli maaşı alırlar.
“7. Toprağın kullanım hakkı eşitlik temelinde olacak, yani toprak yerel koşullara bağlı olarak bir emek standardı ya da tüketim standardına uygun biçimde emekçiler arasında dağıtılacaktır.
“Köy ve yerleşimlerin her birinde kararlaştırılacağı gibi toprak kullanım biçimlerinde – hane halkı, çiftlik, komünal ya da kooperatif – kesinlikle hiçbir kısıtlama olmayacaktır.
“8. Devredilen tüm topraklar ulusal toprak fonunun parçası olacaktır. Bu tür toprakların köylüler arasındaki dağılımı, hiçbir toplumsal tabaka ayrımı yapılmayan demokratik bir biçimde örgütlenmiş köy ve şehir komünlerinden başlayarak, merkezi oblast (bölge) yönetim organlarına kadar yerel ve merkezi özyönetim organlarının denetiminde olacaktır.
“Toprak fonu, nüfus artışı ile tarımdaki üretkenlik ve bilimsel düzeyin geliştirilmesine bağlı olan periyodik olarak yeniden dağıtıma tabi olacaktır.
“Tahsis edilen arazi sınırları değiştirildiğinde,[serflerin kurtuluşundan sonra yapılan] tahsislerin orijinal kapsamına dokunulmayacaktır.
“Komünden ayrılan üyelerin toprakları toprak fonuna geri dönecek; bu gibi araziler üzerindeki öncelik hakkı ayrılan üyelerin yakın akrabalarına ya da onun belirlediği kişilere ait olacaktır.
“Tahsis edilen toprağın toprak fonuna geri dönmesine kadar kullanılan gübre ve ıslahın maliyeti tamamen tükenmemişse tazmin edilecektir.
“Belirli bir bölgede mevcut toprak fonunun yerel nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz olduğu görülürse, fazla nüfus başka bir yere yerleştirilecektir.
“Devlet, yeniden yerleşimin örgütlenmesini kendi üstlenirken, alet vb. tedarik masrafları gibi bunun maliyetini de üstlenecektir.
“Yeniden yerleştirme şu sırayı izleyecektir: Yeniden yerleşmek isteyen topraksız köylüler; sonra kötü alışkanlıkları olan komün üyeleri, asker kaçakları vb. ve en son kura ya da anlaşma yoluyla.
Tüm Rusya’nın sınıf bilinçli köylülerinin ezici çoğunluğunun mutlak iradesini ifade eden bu Taleplerin içeriğinin tamamı, geçici bir yasayla ilan edilmiştir. Geçici yasa, Kurucu Meclis’in toplanmasına kadar olabildiğince hızlı ve gerekli durumlarda uyezd Köylü Temsilcileri Sovyetlerinin belirleyeceği bazı maddeleri açısından aşamalı olarak yürürlüğe girecektir.
(5) Sıradan köylülerin ve sıradan Kazakların toprakları kamulaştırılmayacaktır.
________________________
Yer yer kararnamenin kendisinin ve Taleplerin Sosyalist-Devrimciler tarafından hazırlandığına sesler yükseliyor. Öyle olsun. Bunları kimin hazırladığının ne önemi var? Biz demokratik bir hükümet olarak aynı fikirde olmasak bile halk kitlelerinin kararını görmezden gelemeyiz. Köylüler deneyim ışığında kararnameyi hayata geçirip yerelde uygulayarak gerçeğin nerede yattığını kendileri anlayacaklar. Hatta köylüler Sosyalist-Devrimcilerin peşinden gitmeye devam etseler bile, bu partiye Kurucu Meclis’te çoğunluğu verseler bile, biz hâlâ öyle olsun diyeceğiz. Tecrübe en iyi öğretmendir ve kimin haklı olduğunu o gösterecektir. Bırakın da köylü bu sorunu bir ucundan, biz de diğer ucundan çözelim. Deneyim bizi yeni devlet biçimlerini geliştirirken devrimci yaratıcı çalışmanın genel yolunda yakınlaşmaya zorlayacaktır. Rehberimiz deneyim olmalı; kitlelerin yaratıcı yeteneklerine tam bir özgürlük alanı açalım. Silahlı ayaklanmayla devrilmiş olan eski hükümet, toprak sorununu eski, dokunulmamış çarlık bürokrasisinin yardımıyla çözmeye çalışmıştı. Ama bürokrasi sorunu çözmek yerine sadece köylülerle savaştı. Köylüler sekiz aylık devrimimiz sırasında bir şeyler öğrendiler; tüm toprak sorunlarını kendileri çözmek istiyorlar. Dolayısıyla bu yasa taslağında yapılacak her türlü değişikliğe karşıyız. Taslağın İçinde hiçbir ayrıntı istemiyoruz, çünkü biz bir eylem programı değil, bir kararname yazıyoruz. Rusya uçsuz bucaksız bir ülke, yerel koşullar değişik. Köylülerin sorunu, doğru dürüst bizden daha iyi kendilerinin çözebileceklerine güveniyoruz. Mesele bunu bizim mi yoksa Sosyalist-Devrimcilerin programının ruhunda mı yapacakları değildir. Mesele köylülere artık kırsal bölgelerde toprak sahibi kalmadığına, tüm sorunlara kendilerinin karar vermesi ve kendi hayatlarını kendilerinin yoluna koymaları gerektiğine kesinlikle güvence verilmesidir.
Izvestia, No. 209, 28 Ekim (10 Kasım) 1917 ve
Pravda, No. 171, 28 Ekim (10 Kasım) 1917.
Rapor Pravda, Kararname Izvestia metninden yayımlanmıştır.
V. I. Lenin
İŞÇİ KONTROLÜ ÜZERİNE YASA TASLAĞI
1. En az beş işçi ve personel (toplamda) çalıştıran ya da cirosu yıllık 10.000 rubleden az olmayan tüm sanayi, ticaret, bankacılık, tarım ve diğer işletmelerde Tüm ürünlerin ve hammaddelerin üretimi, depolaması, alım satımı üzerinde işçi kontrolü uygulanacaktır.
2. İşçi kontrolü, ya işletme izin verecek kadar küçükse doğrudan doğruya tüm işçiler ve çalışanlar tarafından ya da daha büyük işletmelerde seçilmiş delegeler aracılığıyla yürütülecektir. Delegeler seçim tutanaklarının tutulacağı ve seçilenlerin isimlerinin hükümete ve yerel İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetlerine bildirileceği genel toplantılarda hemen seçilecektir.
3. İşçilerin ve çalışanların seçilmiş delegeleri izin vermedikçe, bir işletmenin kapatılması ya da devlet açısından önemli işlerin durdurulması (bkz. § 7) ya da süreçlerde herhangi bir değişiklik kesinlikle yasaktır.
4. Seçilen delegeler, istisnasız tüm defter ve belgeler ile tüm malzeme, alet ve ürün depo ve stoklarına erişmelidir..
5. İşçi ve çalışanların seçilmiş delegelerinin kararları işletme sahipleri için bağlayıcı olduğu gibi sadece sendikalar ve kongreler tarafından iptal edilebilir.
6. Devlet açısından önem taşıyan tüm işletmelerde, tüm işletme sahipleri ile işçi kontrolünü sağlamak için seçilen işçi ve çalışanların tüm delegeleri, en sert düzen ve disiplinin sürdürülmesi ile mülkiyetin korunmasından devlete karşı sorumludur. Görevi ihmalden, stokları, muhasebe hesaplarını vb. gizlemekten suçlu olan kişilerin cezası bütün mülklerine el konulması ve beş yıla kadar hapistir.
7. Devlet açısından önem taşıyan işletmelerden, savunma amacıyla işletilen ya da bir şekilde nüfusun varlığını sürdürmesi için gerekli olan malların üretimiyle ilişkili tüm işletmeler anlaşılacaktır.
8. İşçi denetimine ilişkin daha ayrıntılı düzenlemeler, yerel İşçi Temsilcileri Sovyetleri ile fabrika ve işyeri komitelerinin konferanslarında ve ayrıca çalışanların komiteleri tarafından, genel delege toplantılarında yapılacaktır.
26 ya da 27 Ekim’de (8 ya da 9 Kasım 1917’de yazıldı.
İlk kez Lenin, Collected Works, Vol. 22’de (1929) yayımlandı.
İKİNCİ İŞÇİ VE ASKER DELEGELERİ SOVYETLERİNİN
İKİNCİ KONGRESİ
Ölüm Cezasının Kaldırılmasına İlişkin Kararname
Kerenski’nin cephelerde yeniden getirdiği ölüm cezası bu kararnameyle kaldırılmıştır.
Cephelerde tam ajitasyon özgürlüğü geri getirilmiştir. Şu anda sözde “siyasal suçlar” gerekçesiyle tutuklu tüm askerler ve devrimci subaylar derhal serbest bırakılacaktır.
Yazıldığı tarih: 26 Ekim/ 8 Kasım 1917
İlk kez yayımlandığı yer: Vtoroi Vserossiiskii Sezd Sovetov R. i S.D., s. 94.
Kaynak:James Bunyan and H.H. Fisher, The Bolshevik revolution, 1917-1918: Documents and materials, Stanford University Press; London: H. Milford, Oxford University Press, 1934, s. 124.
[Arşiv taraması, çeviri ve düzenleme Sendika.Org için Ali Çakıroğlu tarafından yapılmıştır]