DİSK/Birleşik Metal-İş’e üye kadın işçiler 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde şiddete, tacize, sömürüye ve eşitsizliğe karşı sokağa çıktı

DİSK/Birleşik Metal-İş’e üye kadın işçiler 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde şiddete, tacize, sömürüye ve eşitsizliğe karşı 24 Kasım’da sokağa çıktı.
Birleşik Metal-İş Kadın Komisyonu’nun çağrısıyla bir araya gelen metal işçisi kadınlar, sloganlarla Gebze Kent Meydanı’na yürüdü. Ellerinde Ravive Kozmetik katliamında can veren kadınların ve kız çocuklarının isimlerini taşıyan üyelerimiz, sık sık “Çalışırken ölmek istemiyoruz”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Smart işçisi yalnız değildir”, “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları attı.
Yapılan basın açıklamasında kadınların hayatın her alanında fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddetin çeşitli biçimlerine maruz bırakıldığı belirtilirken “Biliyoruz ki kadına yönelik erkek şiddeti politiktir; gücünü ataerkil düzenden alıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilen AKP hükümetinin cinsiyetçi ve muhafazakâr söylemleri ile uygulamaları, işçi kadınların yaşamlarını, sağlıklarını ve haklarını tehdit eden şiddet ve tacizi besliyor” denildi.
2019 yılında kabul edilen, çalışma yaşamında şiddet ve tacizi ortadan kaldırmayı hedefleyen ve 51 ülke tarafından onaylanan ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ve 206 sayılı Tavsiye Kararı’nı Türkiye’nin hala kabul etmediğine dikkat çekildi.
Kadınların işyerlerinde şiddet ve tacize maruz kaldığı ve ev içi şiddetin de evden işyerine uzandığı ifade edilirken Kahramanmaraş’ta hastanede çalışırken katledilen Eser Karaca hatırlatıldı. Açıklamada şu ifadelere kullanıldı:
Ataerkil kapitalizm, kadınların emeğine ve yaşamlarına değer vermeyen yapısını Dilovası Ravive Kozmetik faciasında bir kez daha gösterdi. Yaşları 15 ile 65 arasında değişen Tuğba Taşdemir, Nisanur Taşdemir, Cansu Esetoğlu, Hanım Gülek, Esma Gikan ve Şengül Yılmaz; kayıt dışı, düşük ücretlerle, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı koşullarda, ağır ve sistematik ekonomik ve psikolojik şiddet altında çalıştırıldı ve bir iş cinayetinde hayatlarını kaybetti.
Bu iş cinayeti, devlet–sermaye–ataerki üçlüsünün kurduğu görünmez iş birliğinin ürünüdür. Kadınların yaşamları, bu üçlü yapının kâr hırsına ve denetimsizliğine feda edildi; varlıkları, tıpkı emekleri gibi yok sayıldı.
Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi kadınlar olarak bir kez daha altını çiziyoruz: Hiç kimsenin -sendikaların, işverenlerin, hükümetin, kolluk güçlerinin- evde, işte, sokakta kadına yönelik şiddet ve tacizi görmezden gelme hakkı yoktur. Söz konusu olan bizlerin yaşamlarıdır.
Biliyoruz ki, evde, işte, sokakta yaşamını kaybeden onca kadın, seslerine kulak verilse bugün aramızda olabilirdi. Kadınların sözlerini ve kaygılarını yok sayanlar, üç maymunu oynayanlar bu katliamların sorumlularıdır.
Açıklamada kitle örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerin kadına yönelik şiddete ve tacize karşı harekete geçmesi üzerine çağrıyla son buldu. Eylem metal işçisi kadınların talepleri sıralamasıyla son buldu. Talepler şöyle:
- Çalışma yaşamında şiddet ve tacizi ortadan kaldırmayı hedefleyen ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalı.
- İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun etkin şekilde uygulanmalı.
- Tüm işyerlerinde kadına yönelik şiddet ve tacize karşı önleyici politikalar ve prosedürler oluşturulmalı; farkındalık çalışmaları ve eğitimler yapılmalı.
- Ev içi şiddete maruz bırakılan kadın işçiler için ücretli izin de dahil olmak üzere gerekli destek mekanizmaları oluşturulmalı.
- Kadına yönelik her türlü ayrımcılık sonlandırılmalı, eşitlik politikaları hayata geçirilmeli, cinsiyetçi iş bölümüne son verilmeli.
- İstihdamda olmayan, şiddet ve tacize maruz bırakılan kadınların istihdama girişi için destek mekanizmaları oluşturulmalı.
- Kadının üzerinden bakım yükünü alacak sosyal politikalar hayata geçirilmeli, ücretsiz kreş ve yaşlı bakımevleri yaygınlaştırılmalı. Ebeveyn izni ve kreş uygulaması erkek işçileri de kapsamalı.
- Karanlık ara sokak kalmasın! Yürüdüğümüz, işten eve döndüğümüz, gezdiğimiz bütün sokaklar daha iyi aydınlatılmalı.
- Kadınlar için akşam saatlerinden sabaha kadar ücretsiz kamu ulaşımı sağlanmalı.
- Medeni Kanun’dan doğan haklarımıza, nafaka hakkımıza dokunulmamalı! Boşanmalar değil, şiddet ve taciz durdurulmalı.
- Kadın cinayetlerinde “iyi hâl” ve “tahrik” indirimlerinin cinsiyetçi uygulamalarına son verilmeli.
- Medyada şiddet ve tacizi meşrulaştıran, normalleştiren dil terk edilmeli.
- Sendikalar ile tüm demokratik emek ve meslek örgütleri, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı mücadeleyi politikalarının parçası haline getirmeli.
- Devlet, şiddet ve tacizle mücadele ile kadınların güçlendirilmesi için bütçe ayırmalı.
Sendika.Org