İstanbul’daki üniversiteli vegan toplulukları, 1 Kasım Dünya Vegan Günü dolayısıyla Kadıköy’de bulunan Süreyya Operasının önünde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Öğrenciler, veganlığın yalnızca bir beslenme biçimi değil, tüm canlıların özgürlüğünü savunan bir direniş olduğunu vurguladı

İstanbul’daki üniversiteli vegan toplulukları, 1 Kasım Dünya Vegan Günü dolayısıyla Kadıköy’de bulunan Süreyya Operasının önünde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Öğrenciler, veganlığın yalnızca bir beslenme biçimi değil, tüm canlıların özgürlüğünü savunan bir direniş olduğunu vurguladı. Açıklama öncesi eylemi izleyen yurttaşlara, “Vegan yaşamınızın ilk günü olsun mu? Çünkü” yazılı broşürler dağıtıldı. Bunun yanı sıra eylem öncesinde polislerin alana hizalanması da dikkat çekti.
Topluluklar adına konuşan Şura Hatalmış, “Bizler üniversiteli veganlar olarak sözümüzü söylemek için buradayız. Veganlık yalnızca bir beslenme tercihi değil, tüm tahakküm biçimlerine karşı bir mücadele alanıdır” dedi. Hatalmış, kadınların, LGBTİ+’ların, işçilerin ve öğrencilerin sesini duyurmak için sokakta olduklarını belirterek, “Kesişimsel mücadelemizde, insan dışındaki hayvanların yaşadığı sömürü düzenini tümden reddediyoruz” ifadelerini kullandı.
Vegan ve Kuir aktivist Faruk ise Türkiye’de sistematik hale gelen sorunların ortak olduğunu belirterek, “Üniversitelerimizde yaşadığımız sorunlarla ne kadar içkin olduğunu görüyoruz” dedi.
Öğrenciler, hayvan haklarına ilişkin yasal düzenlemelerdeki değişikliklerin hayvanların yaşam hakkını hiçe saydığını belirtti. Açıklamada, “2004 yılında yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu’ndan sonra yapılan değişiklikle ‘yerinde yaşat’ ilkesi kaldırıldı. Bu değişiklikten sonra belediyeler, hukuka aykırı ve acımasız yöntemlerle toplama uygulamalarına başladı. Barınaklarda kötü koşullar nedeniyle yüzlerce hayvan yaşamını yitirdi” denildi.
Hatalmış, söz konusu yasanın sermaye çıkarlarını koruduğunu belirterek, “Sokak hayvanlarının yaşam hakkı hiçe sayılırken, aynı anda bakanlığın eliyle ‘kangal üretim tesisleri’ açılıyor. Bu yasanın kimlerin çıkarına olduğunu çok iyi biliyoruz ve bu yasayı tanımıyoruz” dedi.
Açıklama sırasında öğrenciler, “Kan kokuyor, kan kokuyor, ihaleleriniz kan kokuyor”, “Hayvan, yaşam, özgürlük” sloganları attı.
Basın açıklamasında çevre tahribatına da dikkat çekildi. Öğrenciler, Maden Kanunu’nda yapılan değişikliklerle doğa ve hayvan yaşamının ticarileştirildiğini söyledi. Açıklamada, “Maden Kanunu’nda ‘çevre ile uyum teminatı’ ifadesi çıkarılarak yerine ‘rehabilitasyon bedeli’ getirildi. Böylece hayvanların yaşamı, doğanın varlığı sadece parayla ölçülen bir meta haline indirgenmiş oldu. Nehirleri siyanürle zehirleyen şirketlerin önü açıldı” ifadeleri kullanıldı.
Üniversiteli veganlar, kampüslerdeki yemekhane uygulamalarına da tepki gösterdi. Açıklamada, “Bugün hâlâ öğrenci yemekhanelerinde vegan yemek hakkı görmezden geliniyor. Marmara Üniversitesi geçtiğimiz günlerde vegan yemeğe rezervasyon sistemi getirerek, en temel haklardan biri olan beslenmeyi prosedürlere sıkıştırdı” denildi.
Hatalmış, “Vegan beslenme hakkımız için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sağlık adına süt içmemizi öğütleyen iktidara karşı, sağlığın ancak sömürüsüz bir yaşamla korunabileceğini haykıracağız” ifadelerini kullandı.
Basın açıklamasının sonunda öğrenciler, mücadelelerinin yalnızca hayvan haklarıyla sınırlı olmadığını vurguladı. “Bizler üniversiteliler olarak kurtuluşun sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız bir dünyada olduğunu biliyoruz” diyen Hatırlamış, kapitalizmin sömürü düzenine karşı birleşik bir mücadelenin önemine dikkat çekti.
“İşçilerin, öğrencilerin, kadınların, LGBTİ+’ların ve tüm türlerin özgürlüğü için çözüm kesişimsel mücadelemizdedir. Kapitalizmin sömürü düzenine karşı birleşik bir direniş, ancak tüm tahakküm biçimlerini hedef aldığında başarılı olabilir” dedi.
Eylem, “Kurtuluş yok tek başına, ya tüm türler ya hiçbirimiz” sloganıyla sona erdi.
Kaynak: muzir.org/Yusuf Çelik