Denetimsizlik ve yolsuzluğa karşı imza toplamaya başlayan bir üniversite öğrencisi çoktan tutuklandı. Bu facia, her seferinde kırılıp bir daha küllerinden doğan ama gençlerin başka ülkelere iltica etmesiyle iyice zayıflamış olan muhalefeti canlandıracak bir diğer ‘son damla’ mı olacak, izleyip göreceğiz

Geçtiğimiz haftalar, Almanyalı bir ailenin İstanbul’da tümden yok oluşuna tanık oldu. Kokoreççisinden fırınına ailenin temas ettiği herkes gözaltına alındıktan sonra ölümlerine kaldıkları otelin neden olduğu anlaşıldı.
Turizmin artmasıyla soylulaşan semtin eski sakinleri, yerlerini coğrafyayı, mahalleyi bilmeyen, binaları tanımayan yeni sahiplerine bırakmışlardı. Ne turizmin ne otelciliğin ne şehir planlamanın tam anlamıyla denetlendiği bir ortam, bir ailenin ömrünü yarım bıraktı. Akıllara hemen benzer rant, yolsuzluk ve denetimsizlik üçgeninde yaşanan Kartalkaya faciası geldi. Bugün sizlere, Hong Kong’da halen devam etmekte olan bir yangın faciasının nasıl imar rantına bağlandığını anlatacağım.
Geçtiğimiz hafta, Hong Kong’un görece yeni imara açılmış semtlerinden birinde, TOKİ benzeri bir sitede yangın çıktı. Gökdelenler birbirine yakın inşa edilmiş olduğu için yangın bütün siteyi sardı ve 7 çok katlı bina tamamen yandı. Ölü sayısı şimdiden 100’un üstünde. Henüz kimliği teşhis edilemeyenler ve nerede olduğu tespit edilemeyenler de cabası.
Bu yangın, Hong Kong’la, sorunlu bir özerklik ilişkisi içinde olduğu ana kara Çin arasındaki gerilimi zirveye taşıdı. Ve bu gerilimin sembolü bambu inşaat iskeleleri oldu. Hükümet, yangının binaların renovasyonu sırasında kullanılan bambu iskelelerden çıktığını iddia etti ve alelacele bambu iskeleleri yasaklayıp yerlerine metal iskele kullanma zorunluluğu getiren bir yönetmelik çıkardı. Oysa, yangının ısıya dayanıklı bambulardan değil, iskelelere sarılmış kolay tutuşabilen örtülerden çıktığı, bu ucuz örtülerin tüm uyarılara rağmen kullanılmaya devam ediyor olmasının da denetimsizlik ve yolsuzluktan kaynaklandığı kısa sürede kanıtlandı.
Kabahatin Hong Kong’un sembolü bambuya kesilmesi, ada ve ana kara arasındaki kültürel çatışmayı körükledi. Ancak işin asli, imar rantı.
Hong Kong bir adalar zinciri olduğu ve nüfusuna göre nispeten arsa kıtlığı olduğu için emlakın çoğu çok katlı binalar. Bunlar da genelde iki zıt ucunu; tek odasında sülalemizin sığacağı genişlikte ve lükste konutlarla insan yaşamaz küçüklükte konutların oluşturduğu bir yelpazede oluyor. Yanan site de böyle tek göz evlerden oluşan çok katlı ve birbirinin çok yakın binalardan oluşuyordu.
Bambu, Hong Kong’un doğasında çok bulunan ve sağlamlığı ve esnekliği nedeniyle inşaat sektöründe çok kullanılan bir malzeme. Açıkhava sahneleri gibi kullanımları olsa da, en çok bilinen işlevi inşaat iskelesi. Hong Kong’un devasa gökdelenlerini inşa ederken ya da onarırken hâlâ bambu iskeleler kullanılıyor. İnşaat firmalarının bambu iskele kullanabiliyor olması ihale alabilmelerinin ön koşullarından birisi. Pekin hükümeti Hong Kong’un özerkliğine fiiliyatta el koyduğundan beri ana karalı şirketler adanın sektörlerini daha rahat ele geçiriyorlar ama bambu iskeleler yüzünden inşaat piyasasına istedikleri kadar giremiyorlar. Üstelik, güneş panellerinden elektrikli arabalara kadar birçok malda olduğu gibi metal iskelede de talep fazlası üretim var ve ancak Hong Kong’da bambu iskeleler yasaklanırsa talep fazlasını elden çıkarabilecekler. Yani, Tai Po yangınının ‘zamanlaması manidar.’
Gönüllü kurtarma çalışmaları da yine yerel Hong Konglularla ana karalılar, en azından Pekin hükümeti için çalışanlar arasında gerilim yarattı. “Pembe tişörtlüler” olarak anılan ana karalı gönüllüler şov yapıp işe yaramamakla, hatta yerelde Hong Kongluların yardım için nasıl örgütlendiğine dair muhbirlik yapmakla suçlandılar. Pekin’in kuklası olarak görülen hükümete duyulan güvensizlik, yangında ölenlerin anısına kurulan resmi taziye çadırlarındansa muhaliflerin kurduğu anma noktalarına akın etmeleri gibi sembollerle de kendini belli ediyor.
Denetimsizlik ve yolsuzluğa karşı imza toplamaya başlayan bir üniversite öğrencisi çoktan tutuklandı. Bu facia, her seferinde kırılıp bir daha küllerinden doğan ama gençlerin başka ülkelere iltica etmesiyle iyice zayıflamış olan muhalefeti canlandıracak bir diğer ‘son damla’ mı olacak, izleyip göreceğiz.
Kaynak: Evrensel